İnsan hayatındaki bu çelişki çok eski zamanlardan beri, insanlığa önder olan büyük isimler tarafından anlaşılmış ve bu çelişkiyi çözmek için çeşitli yollar gösterilmiştir. Ancak "Farisiyenler"*
ve bilim adamları bu gerçekleri umumun gözünden hep saklamışlardır.
Her tabakadan insanlar da, çağımızdaki bir düşünür de onu aynı şekilde algılamışlardır. Bundan oldukça uzum zaman önce, insan kendi kendine "Bu gördüğümüz şahsi hayat, daimi bir çarpışma, yıkılış ve bozuluştan ibaret bir keşmekeştir. Hakiki hayat böyle kötülüklerden uzak olmalıdır." demiş ve hayattaki çelişkinin bu şekildeki ifadesi Hint, Çin, Mısır, Yunan ve Yahudi bilginlerince aynı şekilde tekrarlanmıştır. İşte, antik çağlarda insanların nazarı ve düşüncesi, ölüm ve çarpışma ile sarsılmayan hakiki iyilik ve menfaatin anlaşılmasıyladır, ki beşeriyet gerçek bir ilerleme alanında gerçek medeniyete doğru adım atmış olacaktır. Antik asırlardan beri insanlığa rehber olan büyükler, hayattaki çelişkiyi çözmek için çok büyük fikirler ortaya atmış ve insanın yaratılışına uygun hakiki iyilik ve menfaati ve bu hakiki hayatı insanlara öğretmiş ve telkin etmişlerdir.
İnsanların herbirinin kainat içindeki konumu diğerleriyle aynı olduğundan, şahsi iyilik ve menfaatin imkansızlığı ve hayattaki çelişki her ırka mensup insanlar tarafından aynı şekilde hissedildiği algılanmış, farklı ırklara mensup dünya çapındaki dehalar tarafından da insanlığa aynı şekilde hakiki menfaat ve hakiki hayat esasları öğretilip telkin edilmiştir:
Hayat, beşeriyetin iyiliği ve mutluluğu için onlara semadan indirilen kudsi ışığın yayılması ve açılmasıdır.(Konfiçyüs)
Hayat, hakiki iyiliğe ve mutluluğa götüren ruhun olgunlaşma ve gelişmesidir.(Brahma)
Hayat, "nirvana" gerçek mutluluğa ulaşmak için nefisten bütünüyle feragat etmektir.(Buda)
Hayat, ilahi emri yerine getirerek mutluluğa ulaşmaları için insanlara üfürülen bir esintidir. (Yahudi Bilginleri)
Hayat, iyiliğe ve mutluluğa götüren akla tabi olmaktır. (Stoacılar)
Hz. İsa da bütün bunları birleştirip özetleyerek ;
"Hayat, insanı iyilik ve mutluluğa götüren sevgi ile başkalarını sevmektir." demiştir.
İşte bundan asırlarca önce, zamanımızdaki yalancı ve yanlışlarla dolu telkinler yerine hayatın çelişkisini çözmek için insanlara öğretilen hakikat ilkelerini bunlar teşkil eder. Belki bazıları bunun aynısını düşünmezler. Yine de bunların kabul edilmesinin, hayattaki çelişkiyi çözeceğini ve ulaşılması imkansız olan şahsi iyilik ve menfaat yerine hakiki iyilik ve menfaati ifade edeceğini inkar da mümkün değildir. Bu ilkeler her ne kadar oldukça teorik görünseler de, doğrulukları hayatta karşılaşılan tecrübelerle sabittir. Ve bunların gerçekleşebileceğini, bu ilkelere uygun hareket eden milyonlarca insanın varlığı isbat etmektedir. İnsanlığın bu büyük isimlerinin öğretilerine uygun hareket edenlerin dışında her dönemde var olagelen bir güruh daha vardır. Ki bunlar hayvan gibi bir ömür sürerek hayattaki çelişkiyi çözecek bu türden ilkeleri anlamak şöyle dursun, hayattaki çelişkinin varlığından bile habersiz bir halde bu dünyadan geçip giderler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder